top of page
Sahîh-i Buhârî

Sahih-i Buhârî'yi Özetleyen İmam ez-Zebîdî'nin Önsözü
Bismillâhirrahmânirrahîm
Hamd ve övgü, eşsiz yaratan, şekil veren, yoktan var eden, karşılıksız bağışta bulunan, her türlü imkanların kapısını açan, bol bol rızık veren, hak etmeden önce nimetleri vermeye başlayan Allah'adır.
Allah'ın salât ve selâmı, güzel ahlâkı tamamlamak için Peygamber olarak gönderdiği, tartışmasız bütün yaratıklara hatta sonsuzluklardaki varlıklara üstün kıldığı Rasûlüne, çok yardım yapmakla tanınan onun hanesine ve boyun eğip itaat etme erbabı olan onun ashabınadır. Allah'ın gece ve gündüz sürekli devam eden salâtı üzerlerine olsun.
Bu girişten sonra şunu bil ki hadisçilerin önderi, büyük ve tek imam Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-Buhârî (r.h.)'in "el-Câmiu's-Sahîh" isimli kitabı İslâm aleminde düzenlenmiş kitapların en yücesi, faydası en çok olanıdır. Ancak çeşitli konular içerisinde yayılmış olarak tekrar eden birtakım hadisler vardır ki bir kimse herhangi bir konuda bir hadise bakmak isterse, uzun araştırma ve çalışmalardan sonra bu hadise ulaşabilir. Aslında Buhârî (r.h.)'in kitabını bu şekilde düzenlemesindeki amacı böyle bir hadisin kendisine ulaşan sened yollarının çok ve meşhur olduğunu belirtmek istemesidir. Bizim buradaki amacımız ise kitabındaki hadislerin tamamının sahih olduğu bilinmesi nedeniyle, hadislerin senedlerini değil, kendilerini almaktır.
İmam en-Nevevî, Müslim Şerhi'nin önsözünde: "...Buhârî'ye gelince kendisi, senedleri değişik benzer hadisleri birbirlerinden farklı ve uzak bölümlerde zikreder. Bu çeşit hadislerin çoğunu da aklen bulunması daha uygun olan bölümün dışında bir yerde getirir. Bu nedenle zikrettiği sened yollarını anladığına kanaat getirmek ve bu yolları toparlamak bir hadis talibine zor gelmektedir. Geçmiş dönemlerdeki hadis hafızlarından bir kısmı böyle yerlerde hataya düşüp Buhârî'nin sahihinde bulunduğu halde aklen düşünülmeyen bir yerde zikredilmesi nedeniyle, bazı hadislerin Buhârî’de bulunmadığını söylemişlerdir." demiştir, (14)
Durum böyle olunca Buhârî'deki tekrar eden hadisleri çıkarmak istedim. Zorluk çekmeden hadislere ulaşılsın diye senedleri de çıkardım, tekrar eden hadisler geldiğinde ilk önce hangisi gelmiş ise onu bıraktım, ancak ikinci bir yerdeki tekrar eden hadiste ilave var ve bu ilave de faydalı ise bunu zikrettim, bunun dışındakileri çıkardım. Bazen bir hadis özet olarak gelir, sonraki bölümlerde başka bir senedle daha geniş olarak gelmiş ise daha faydalı olur, diye birinciyi çıkarıp ikinci hadisi yazdım.
Bu kitapta sadece senedi Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ulaşan muttasıl hadisleri zikrettim, (tâbiînden gelen söz ve fiiller olarak tarif edilen) maktu' (senedinin başı veya tamamı atılmış, senedi noksan olan) ve muallak hadislere girmediğim gibi, hadisle ilgisi olmayan, içerisinde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in zikri bulunmayan "Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile Hz. Ömer (r.a.)'ın Benî Sâide gölgeliğine gitmeleri ve aralarında geçen konuşmalar", "Hz. Ömer (r.a.)'ın öldürülmesi, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Hz. Ebû Bekir (r.a.)'ın yanına gömülmesi için Hz. Aişe (r.a.)'dan izin alması için oğluna vasiyet etmesi, şûra kurmalarını belirten konuşması", "Hz. Osman (r.a.)'a biat edilmesi", "Hz. Zübeyr (r.a.)’ın, borcunu ödemesi için oğluna vasiyet etmesi" gibi benzeri sahabe ve tâbiîne ait olan haberleri de doğrudan Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ilgili olmadığından zikretmedim.
Hadisleri kimin rivâyet ettiği bilinmesi için, rivâyet eden sahabinin ismini belirttim, bunu yaparken de çoğu kere Buhârî'nin ifadelerine bağlı kaldım. Kendisi bunları bazen "Aişe (r.a.)'dan..,", "İbni Abbâs (r.a.)'dan" şekliyle, bazen de "Abdullah b. Abbâs" şekliyle söyler. -İbni Ömer (r.a.) da böyledir- yine "Enes (r.a.)'dan..." bazen de "Enes b. Mâlik (r.a.)'dan" ifadelerini kullanmış, ben de buna bağlı kaldım. Bazen de "Falan sahabiden o da, Peygamber (s.a.v.)'den..." diye ifade eder, bazen de falan şahabı: "Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir." şeklinde, bazen de "Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle şöyle buyurdu" şeklinde söylemiştir. Ben, bütün bu ifadelerine aynen bağlı kaldım ve olduğu gibi zikrettim. Kim kitabımda Buhârî'nin rivâyet ifadelerinin dışında bir şey bulursa bu, yazım hatalarındandır.
Allah'a hamdolsun ki çeşitli üstatlar kanalıyla Buhârî’den kesintisiz olarak bana ulaşan pek çok senedler vardır, bunlardan bir kısmı şöyledir:
Hocam Allâme Nefîsu’d-Dîn Ebû’r-Reb’ Süleyman b. İbrahim el-Alevi (r.h.)’den: Hicrî 823 yılında (Yemen'de) Teizz şehrinde, bir kısmını kendisine okuyarak çoğunluğunu dinleme ve geri kalanını da icazetle aldığım seneddir ki kendisi: "Buhârî'nin Hadislerini bana babam icazetle haber verdi." demiştir. (l5)
Yine Hocam el-İmam, el-Kebir Şerefu'l-Muhaddisîn Mûsâ b. Mûsâ b. Ali ed-Dımeşkî'ye -kendisi, el- Gazûlî diye tanınır- tamamını okudum.
Her iki hocalarım da: "Bize Şeyhu'l-Müsnid el-Muammer Ebû'l-Abbâs Ahmed b. Ebî Tâlib el-Haccâr
ilkinde icazetle İkincisinde de ağzından dinlemeyle (Buhârî'yi) bildirdi." demişlerdir.
Diğer senedler ise: .......
Senedde geçenlerin her birinin İmam Buhârî'ye ulaşan pek çok çeşitli sened yolları vardır.
Allah'a hamdolsun ki bu senedlerin dışında da pek çok hocalarımdan senedlerim vardır, ancak uzun olur diye saymadım, bu meşhur ve ravisi az olan (âli) senedi zikretmekle yetindim.
Düzenlediğim bu değerli kitaba "et-Tecrîdu's-Sarih li Ehâdîsi’l-Câmi's-Sahîh" adını verdim.
Allahu Teâlâ'dan istenilen, Efendimiz Muhammed (s.a.v.)’in, hanesinin ve bütün ashabının hürmetine bu kitabı faydalı kılması, kendi rızasına halis eylemesidir.
Allah'ın izniyle şimdi çalışmaya başlıyorum.
Çevirmen Abdullah Feyzi KOCAER'in Önsözü
«Size âyetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitap ve Hikmeti öğreten, bilmediğiniz şeyleri de size öğreten, içinizden bir Peygamber gönderdik..» (Bakara: 151)
«Okur yazar olmayanlardan, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O'dur. Halbuki bundan önce onlar ne yapacaklarını bilemiyorlardı.
O Peygamber, henüz kendilerine katılmamış olanlara da Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğretendir.» (Cuma: 2-3)
«...Sen onların aralarında iken, Allah onlara azap etmez...» (Enfai: 33)
Sözün en hayırlısı Allah'ın kitabıdır. Yolların en hayırlısı Muhammed'in yoludur. (*)
Sonsuz kudretiyle âlemleri yoktan var eden Yüce Rabbimize hamd-ü senâlar olsun. O'nun yüceliği karşısında saygıyla eğilir, O'na kul olduğumuzu ikrar, âcziyetimizi itiraf ederiz.
Salât ve selâm, kâinatın efendisi, insanlığı en doğru yola ileten rehber, rahmet peygamberi efendimize, O'nun hanesine ve ashabına olsun.
Uzun yıllar üzerinde çalıştığımız, Sahih-i Buhârînin tekrar eden hadislerinin çıkarılmasıyla hazırlanmış olan Tecrid-i Sarih çeviri çalışmamız, Yüce Rabbimizin yardımı sayesinde siz okuyucularımızın elindeki şekle ulaşmış bulunmaktadır.
İmâm Şâfî, yazmış olduğu er-Risâle isimli eserini seksen defa gözden geçirdiği halde yine de hatalara rastlamıştır. Talebesi el-Müzenî şöyle anlatır: "er-Risâle'yi Şâfîye seksen defe okudum. Her defasında mutlaka bir hataya rastlıyorduk. Sonunda Şâfî; "Bırak, boş ver! Allah, kendi kitabı dışındaki bir kitabın sahih olmasını kabul etmemektedir." dedi.”
Her şeyden önce şunu belirtelim ki biz de bir kuluz. "Beşer, şaşar" ata sözüyle insanoğlunun hatadan kurtulamayacağı en veciz bir biçimde dile getirilmiştir.
Çalışmamızda hataları en asgariye indirmeye gayret gösterdik. Ancak mükemmel olan, hiç kuşkusuz ki yalnızca Yüce Allah'ın kitabıdır. Bu nedenle çalışmamızda kusur ve eksikliklerin bulunmadığını söylemek mümkün değildir. Kusur ve eksikliğimiz siz okuyucularımız tarafından tespit edilirse, yeni baskılarımızda düzeltebilmemiz için tarafımıza bildirmeniz bizlerî memnun kılacaktır.
Bu çalışmayı, okuyucunun kolay ve rahat bir şekilde hadis okumasını hedefleyerek hazırlamış bulunuyoruz. Sizlerin hadislere yönelik ilginize bir nebze katkıda bulunmuş olabilmek en büyük temennimizdir. Umarız, bu çalşma vasıtasıyla hadisler arasında yapacağınız yolculuktan memnun kalırsınız.
Sizleri hadisler âleminde çıkacağınız bu keşif yolculuğuyla baş başa bırakmadan önce, elinizde bulunan çalışmamızda emeği geçen bütün kardeşlerime de sırası gelmişken tek tek teşekkür etmek isterim. Çalışmamızı baskıya vermeden önce, uzun bir süre boyunca toplumun değişik kesimlerinden oluşan bir gruba okuttuk ve izlenimlerini aldık; kendilerinin yaptıkları tespitleri titizlikle değerlendirdik. Bunlardan kimisi çalışmamızın bir kısmını, kimisi de tamamını okuyup inceledi. Bazı kardeşlerimiz ise katkılarını daha da ileri götürerek, eseri yayını öncesinde iki defa okuyup inceledi.
Çalışmamızın bir kısmını inceleme nezaketini gösteren, görüş ve eleştirileriyle bizleri yönlendiren Doç, Dr. Zekeriya Güler (Hadis) beye, tamamını okuyup inceleyen Dr. Seyyid Avcı (Hadis) Prof. Dr. Saim Açıkgözoğlu (Tıp) Dr. Âdem Zora (Tıp) İHL Meslek Dersleri ve Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenleri İdris Yakar, Mehmet Erdoğdu, Ramazan Savaş, Murat Ekici, Harun Bildik, Edebiyat öğretmenleri Mustafa Karakurt, Haşan Karataş, Nurkan Oral, İngilizce öğretmeni Murat Haktanır, Matematik öğretmeni Yusuf Aslan, din Görevlileri Mehmet Akdeniz, Abdülvahap Horansuyu, Şaban Öztürk, araştırmacı Musa Kazım Yılmaz, çay ocağı işletmecisi Ali Gökay, bu çalışmayı baştan sona kendilerine okumamı sabırla dinleyen Hidayet Şahin, Haşan Karataş, Haluk Parla, Cem Bilici, Emin Bayrak, Davut Uslu, Mevlüt Kollu, Vedat Akpınar, her hadisi teker teker iki defa inceleyip konularını ve konu dizinini çıkaran Ahmet Çelik'e şükranlarımı arz ederim.
Ayrıca bana böyle bir çalışma ortamı hazırlayan, evdeki yokluğuma katlanan aile efradıma da teşekkürümü arz ederken, yetişmemde emeği bulunan hocalarımdan hayatta olanlara saygılarımı sunar, âhirete göçenlere Yüce Allah'tan rahmet dilerim.
Selam ve Hürmetlerimle,
bottom of page